Asci Fok
Doğum günü aldatmacası | Aşçı Fok

Doğum günü aldatmacası

Doğum günü aldatmacası

Kimin 50 yaşında ikiz kardeşi vardır? Benim var. Çok değil, 15 gün önce onların doğum gününü kutladık.

Küçücük bir kızken bile ikizlerin günün birinde büyüyüp kocaman adamlar olacağını 40 ve 50 yaşlarına gireceklerini ve bunun nasıl bir şey olacağını hayal ederdim! Çocukluk hayallerimiz genellikle sevdiklerimiz ve yakın çevremizdekilerle sınırlı olurdu ya... En azından bizim çağda öyleydi. Aaa “bizim çağ” dedim! Sahi çağ değişti. Hayallah! Şimdiki gibi görsel ve sosyal medyanın elektronik oyuncakları yoktu tabi bizim çocukluğumuzda.

Hah işte böyle deyince de bizim büyüklerimizin sarfettiği sözcükleri kullanmaya başlamış oluyorum; “bizim zamanımızda”!
Yok yok, bu böyle olmayacak. “Yaşlandık” söylemini alenen kullanayım da geri dönüşlü sözcüklerim bir anlam ifade etsin bari.
Ne diyordum; Bir süre önce ikiz kardeşlerimin doğum gününü kutladık. O günü hep merak etmiştim. Sağ salim üçümüz de ellili yaşlarımıza ulaşabilecek miydik, ulaştığımızda da nasıl bir duygu selinde kulaç atar olacaktık! İnsanoğlu tuhaf varlık, hiç olmadık şeyler takılıyor işte böyle aklına. Asıl kafa yorulacakları bir kenara bırakıp hiç olmadık şeylerle debeleniyoruz. Günümüz teknolojileri hangi boyuta ulaşmış olursa olsun biz o çocuk naifliğimizle iş görüyoruz aslında. Çocuk yanımız bir ömür bırakmıyor bizi.

Bazı ihtiyar insanların çocukça davranışlarına bir anlam veremeyip şaşırırız ya, sanırım bu da öyle bir şey. Elli yaş eski zamanların yolun yarısı dediklerine eş bir süreç artık. Hani otuzbeşdi ya, şimdi terfi etti. Yaşasın tıbbi gelişmeler…

Eh, elliyi orta yaş yaptığımıza göre daha yaşanacak orta halli yaşlarımız da var demektir. Yarım asırı birkaç yıl geçmiş olarak bugün kendi doğum günümü kutlarken, elli yaşın yolun yarısı olduğunu düşününce kendimi daha iyi hissedeceğim galiba!

İkizlerin doğum gününü kutlama heyecanımla nice güzel şey geçirmiştim içimden. Bir fotoğraf albümü oluşturup yazmak istediğim pek çok anımı da ekleyerek özel bir hediye vermek isterdim. Bunu düşündüm, fakat beni engelleyen bir şeyler oldu yapamadım! Belki, yarınların bilinmezliğine uzatılmak istenen dileklerin önünü kesmek istemedim, belki 60. yaşlarına ertelemek istedim! Geleceği satın almak gibi bir şey bu ama olsun, umut etmek istedim sanırım.

Zamanı lastik gibi uzatıp kısaltan bizim şu hınzır düşüncelerimiz aslında. Hep daha çoğu hep daha sınırsızı… Bazen şöyle düşünürken bulurum kendimi; Biri bana sorsa hangi yaşta ölmek istersin diye, ne derim acaba? Bir türlü yanıtlayamam, 80, 90 hangi yaşı söyleyecek olsam ne gönlüm ne dilim hiç birine varmaz. Kısaca, ölmek istemez bu can.

Ben de bir tuhafım, insan doğum gününde ölümden bahseder mi? Aslında bu doğum günü safsatası en büyük aldatmaca ya, neyse; İyi ki doğmuşum diyeyim de ortalık şenlensin!
7 Şubat 2013 Perşembe

6339 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım