Dut dalından yenir diye öğrendik, satın alamaz olduk!

Ne tumturaklı geleneklerimiz vardır bizim!
Dut ve inciri dalından koparıp yemeye şartlandırılmış bir neslin insanları olarak çok özenmemize rağmen pazardan satın alamıyoruz!
Herkesin o güzelim ağaçlara ulaşabilme imkanı yok ki! Hadi ulaştık, tepemize de dokunsa uzanıp koparmamızın ayıp olacağını düşünüyoruz. Dutun sahibi olmaz derdi bizim büyüklerimiz. Eski insanlar; gelip geçenler yesin, karnını doyurup hayır dua etsin diye yol kenarlarına ekerlermiş dut ve incir ağaçlarını.
Hah tastamam şimdi de öyle! Ellerinden gelse, şimdikiler demir betonlar örecekler ağaçlarının etrafına.
Duttur sarkar, duttur çok çabuk olgunlaşır, akşamdan sabaha şekerlenip ballanır. Uzanıp koparmalı, kısa bir dut molası vermeli geçerken önünden zira çok kısadır mevsimi. Bir ay gibi kısa bir sürede dünyanın meyvesini verir, bereketinden sual olmaz.
Endüstriyel şekerlemelerin ayyuka çıktığı günümüz dünyasında, ağaç + meyve + sağlıklı besin düsturunun giderek unutturulmaya çalışıldığı kesin! Haydi çocuklar dut yemeye diye bir kampanya başlatılmalı gelecek yıllarda. Bu yıldan başlayıp herkes bir dut ağacı ekse iki yıl sonra sağlıklı gıdada nerelere gelinir!!! Dut mevsimi kısa ama pekmezini ve pestilini ve de cevizli bademli cezeryesi filan derken uçtum yine...
Dut zamanı dalından dut yemenin keyfini hele de temiz çarşaflara dut silkelemenin hazzını bir kere yaşayan unutabilir mi? Bir kişi dut ağacına çıkar, beş altı kişi de ellerinde çarşaflar dutun altında çarşaf gererler. Hızla silkelenen ağaçtan düşen dutların pat pat sesleri ve başınıza gözünüze yağan dut sağanağını hiç yaşamayanlara hissettirmeye çalışmak oldukça güç.
Dut sağanağını bir kere olsun yaşamalı.
Hepimiz birer adet dut ağacı eksek, nişasta bazlı şeker musibetinden kurtulur muyuz kurtuluruz! Neden olmasın?
Dut ve inciri dalından koparıp yemeye şartlandırılmış bir neslin insanları olarak çok özenmemize rağmen pazardan satın alamıyoruz!
Herkesin o güzelim ağaçlara ulaşabilme imkanı yok ki! Hadi ulaştık, tepemize de dokunsa uzanıp koparmamızın ayıp olacağını düşünüyoruz. Dutun sahibi olmaz derdi bizim büyüklerimiz. Eski insanlar; gelip geçenler yesin, karnını doyurup hayır dua etsin diye yol kenarlarına ekerlermiş dut ve incir ağaçlarını.
Hah tastamam şimdi de öyle! Ellerinden gelse, şimdikiler demir betonlar örecekler ağaçlarının etrafına.
Duttur sarkar, duttur çok çabuk olgunlaşır, akşamdan sabaha şekerlenip ballanır. Uzanıp koparmalı, kısa bir dut molası vermeli geçerken önünden zira çok kısadır mevsimi. Bir ay gibi kısa bir sürede dünyanın meyvesini verir, bereketinden sual olmaz.
Endüstriyel şekerlemelerin ayyuka çıktığı günümüz dünyasında, ağaç + meyve + sağlıklı besin düsturunun giderek unutturulmaya çalışıldığı kesin! Haydi çocuklar dut yemeye diye bir kampanya başlatılmalı gelecek yıllarda. Bu yıldan başlayıp herkes bir dut ağacı ekse iki yıl sonra sağlıklı gıdada nerelere gelinir!!! Dut mevsimi kısa ama pekmezini ve pestilini ve de cevizli bademli cezeryesi filan derken uçtum yine...
Dut zamanı dalından dut yemenin keyfini hele de temiz çarşaflara dut silkelemenin hazzını bir kere yaşayan unutabilir mi? Bir kişi dut ağacına çıkar, beş altı kişi de ellerinde çarşaflar dutun altında çarşaf gererler. Hızla silkelenen ağaçtan düşen dutların pat pat sesleri ve başınıza gözünüze yağan dut sağanağını hiç yaşamayanlara hissettirmeye çalışmak oldukça güç.
Dut sağanağını bir kere olsun yaşamalı.
Hepimiz birer adet dut ağacı eksek, nişasta bazlı şeker musibetinden kurtulur muyuz kurtuluruz! Neden olmasın?
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN