Asci Fok
Ahmet ÖNEL / şiir - BULUŞMA | Aşçı Fok

Ahmet ÖNEL / şiir - BULUŞMA

Ahmet ÖNEL / şiir - BULUŞMA

Bazı günler hayatın farklı pencerelerinden birine tüneyip günü başka türlü kurgulamak isteriz. İnsanız ya, yaşanmışlıklar ağır gelmiştir ve o tekrarın içinde dönüp durmak istememişizdir, sanatın şiirselliğine sığınmışızdır.

İşte öyle bir günün zamansızlığına ilişip yazar Ahmet Önel’in Ahmet Hamdi Tanpınar’ı düşlemesini dinledik kendi sesinden. Bu ayın Varlık Dergisi’nde yayınlanmış satırlarla andık Ege’den güzelim yeşil Bursa’yı.

Teşekkürler sevgili Ahmet önel

*

Ahmet ÖNEL / şiir

B U L U Ş M A

“Tanpınar’la bir muhabbet düşleyerek…”
Andır yaşanan, zamanın yorulduğu yerde
Bir başka alemin sihriyle uyanırken bu şehir
Aşk ki bir serzeniştir çınarın gölgesinde
Ten ki dağılır tütsünün şehvetinde ve dil
Nerde susar, nerde bir dahi başlar
Avluda bir eski zamanın şahidi asırlık ağaçlar
Şehrin beş halinden biridir bu sesi gittikçe yavaşlar
Onu bir ayinmiş gibi dinle

Suyun aklı var, aklın matemi
Ve bakır kubbeler kadar eski ve gümüş sabahlar kadar yeni
Sonrası kozanın saklandığı bir efsunlu ağdır
Bir söylen ki zamanın beyhude seslendiği çağdır
Hüznü zamana kat , yağmura yükle , ısrarla yağdır
Ve hep aynı hep aynı çağrıyı yinele

Ne zaman kurdular o hayal perdesini
Ne zaman çözdüler çini alfabesini
Unutmak! Ah o koca bir yanılgıdan ibaret
Eski suyun izleri yok, çavlanın şarkısı çoktan dinmiş
Kuytu gölgeliklere şimdi ağır bir koku sinmiş
Zaman ki kendinden tedirgin, aynadan ürkek
Soluyor geçmişi firuze yeşili nakşederek
Ne yana dönsen hüzzam, ki bu hoyrat bir işarettir
Unutmak! Ah o yalnızca bir yanılgıdan ibarettir
Yeminle

Haydi şimdiyi söyle, nankör bir şadırvan telaşıyla
Bin ışık saklarken gövdeni öyküyü bir kez daha anlat
Haydi şimdiyi yalanla, sonrayı kır, sonsuzu kaldır
Haydi kentini bir daha kur, kendini yeniden aydınlat
Aynı hüzün , aynı şarkıda yine bir gizli nakarat
Gibi yarışır bak yüreğinle

Bir eski ihtişam bir yeni görkem gibi uyanırken sabaha
Değirmen ne zaman usanır tarihinden
Sis rengi bir buluşmayı tanımak ürkek maviliğinden
Nakşın şahidi var, nakkaşın ihaneti
Kim anlatır eski bir destanı, kim koyar suya işareti
Kurumuş bir Nilüfer öderken sessizce diyeti
Sinsi bir yağmur tamamlıyor asude akşamı
Serinle

Zaman dursa da süzülür gerçeğin aynasından bir katre zehir
Bu zehir sevdaya dair, yeniden vücut bulmaya dair
Zaman dursa da çoğalacak o müzmin, o baştan çıkarıcı keder
Bir hafif esintide dağılacak anılar, uçacak tül perdeler
Zaman dursa da sızlayacak kalbin payitahtındaki bir eski yara
Sürecek bu hoyrat yolculuk muttasıl diyardan diyara
Bir nafile kente tanıklığı ipeğin sabrıyla sürdür
Gün belki de beyhude bulduğun o gündür
Sesin ve soluğun şu ana tutunsun dursa da zaman
Bir eski gazeli yad etsin ebedi, Bursa’da Zaman
Nam eserinle
…………………………………………………………………………………………………………..
9 Şubat 2024 Cuma

1847 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım