Aliağa Ağır Sanayii Bölgesi ve SAĞLIKLI ÇEVRE nasıl da uyumlu bir ikili!
Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz, “Aliağa, gerçekte daha fazla vergi ödüyor. Ancak, bazı büyük sanayi kuruluşlarımızın merkezi Aliağa dışında olduğundan, bu kuruluşların ödediği vergi Aliağa’da görülmüyor. Buradan Sanayi kuruluşlarımıza vergi ödemelerini Aliağa’da yapmaları için çağrıda bulunuyorum; Bölgemizde üreten kuruluşların vergilerini Aliağa’da ödemesiyle Aliağa’nın bütçeden ve buna bağlı olarak kamu yatırımlarından alacağı pay büyük oranda artacak. Bu da bölgemizi daha gelişmiş, altyapısı tamamlanmış, sağlıklı bir çevrede, vatandaşa daha kaliteli hizmet sunan bir bölge haline getirecektir” dedi.
Komik ötesi durumlar yaşıyoruz... Hem en ağır sanayinin bacalarını Aliağa'da tüttürmeye devam edeceksiniz hem o şirketler vergilerini gidip İstanbul'da ödeyecekler, hem de diğer tarafta ağır sanayinin sağlıklı çevresinden söz edeceksiniz! Neresinden tutmalı???
Bakınız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da neler söylemiş!
“Eğri oturup doğru konuşacağız. Hepimizin, devleti yöneten kişilerin yasalarla belirlenmiş yetkisi var. Aliağa bölgesi 50’lili yıllardan başlayarak planlanmış bir ağır sanayi bölgesidir. Bu ağır sanayi bölgesinde bugün Petkim, Tüpraş, 7-8 haddehane ve bunlara bağlı olarak gelişen sektörler, gemi söküm tesisleri, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi var. Burası İzmir’in ağır sanayi bölgesidir. Bunu herkesin kabullenmesi gerekir. Aliağa Belediyesi’nin, belediye başkanlığının ruhsat verdiği termik santralin yasal olmayan hiçbir yönü yoktur. Her yönü yasaldır. Bütün izinler alınmıştır.
Asıl önemli olan, havayı kirleten tesislerin baca sistemlerinin gerektiği gibi çalıştırılması, ÇED raporlarında taahhüt edilen şeylerin ilgili kurumlar tarafından takip edilmesidir. Burada biz yetkili değiliz. Ama ‘ağır sanayi arazisinde (Çevre Bakanlığı’ndan bütün izinleri alınmış) termik santral kurulmasın’ diye bir mantıkla yaklaşamayız. Biz Büyükşehir Belediyesi’yiz. Bir taraftan çevreyi, bir taraftan insanımızın sağlığını koruyacağız. Ama öbür taraftan da sanayinin gelişmesi, enerji ihtiyacının karışlanması gerekiyor."
Hem acı, hem komik ötesi bir durum bu... İşin özü; zaten daha 50'li yıllarda kaybedilmeye başlanmış bir bölgeden söz edililiyor. Görünen o ki; Tarih, bu bölgenin genç yaşta ölen insanlarını; "kaybedilmiş bölgenin çocuklarıydı onlar" diye anacak!
Sırça madalyonun diğer yüzünü hohlayarak biraz parlatacak olursak cılız da olsa umut ışığı yok değil. Işığı görmek mümkün. Tek adres; İNSAN.
Sivil halkın elele vererek çözemeyeceği problem yoktur, 50 değil, 1250 yıllık açmazları bile tek bir yürek olarak çözüme kavuşturabilen, "insan" denilen canlının ta kendisidir. Yeter ki istesin!
Fotoğraf: Orhan DORUK
Komik ötesi durumlar yaşıyoruz... Hem en ağır sanayinin bacalarını Aliağa'da tüttürmeye devam edeceksiniz hem o şirketler vergilerini gidip İstanbul'da ödeyecekler, hem de diğer tarafta ağır sanayinin sağlıklı çevresinden söz edeceksiniz! Neresinden tutmalı???
Bakınız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da neler söylemiş!
“Eğri oturup doğru konuşacağız. Hepimizin, devleti yöneten kişilerin yasalarla belirlenmiş yetkisi var. Aliağa bölgesi 50’lili yıllardan başlayarak planlanmış bir ağır sanayi bölgesidir. Bu ağır sanayi bölgesinde bugün Petkim, Tüpraş, 7-8 haddehane ve bunlara bağlı olarak gelişen sektörler, gemi söküm tesisleri, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi var. Burası İzmir’in ağır sanayi bölgesidir. Bunu herkesin kabullenmesi gerekir. Aliağa Belediyesi’nin, belediye başkanlığının ruhsat verdiği termik santralin yasal olmayan hiçbir yönü yoktur. Her yönü yasaldır. Bütün izinler alınmıştır.
Asıl önemli olan, havayı kirleten tesislerin baca sistemlerinin gerektiği gibi çalıştırılması, ÇED raporlarında taahhüt edilen şeylerin ilgili kurumlar tarafından takip edilmesidir. Burada biz yetkili değiliz. Ama ‘ağır sanayi arazisinde (Çevre Bakanlığı’ndan bütün izinleri alınmış) termik santral kurulmasın’ diye bir mantıkla yaklaşamayız. Biz Büyükşehir Belediyesi’yiz. Bir taraftan çevreyi, bir taraftan insanımızın sağlığını koruyacağız. Ama öbür taraftan da sanayinin gelişmesi, enerji ihtiyacının karışlanması gerekiyor."
Hem acı, hem komik ötesi bir durum bu... İşin özü; zaten daha 50'li yıllarda kaybedilmeye başlanmış bir bölgeden söz edililiyor. Görünen o ki; Tarih, bu bölgenin genç yaşta ölen insanlarını; "kaybedilmiş bölgenin çocuklarıydı onlar" diye anacak!
Sırça madalyonun diğer yüzünü hohlayarak biraz parlatacak olursak cılız da olsa umut ışığı yok değil. Işığı görmek mümkün. Tek adres; İNSAN.
Sivil halkın elele vererek çözemeyeceği problem yoktur, 50 değil, 1250 yıllık açmazları bile tek bir yürek olarak çözüme kavuşturabilen, "insan" denilen canlının ta kendisidir. Yeter ki istesin!
Fotoğraf: Orhan DORUK
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
