İzmir bölgesinin bilinen ve sevilen böreği fincan ya da diğer adı puf böreği geldi Şerife komşumdan. Bol kalorili, çıtır, sıcak ve günaha çağıran bir albenisi vardı üşüyormuş gibi sarınmış haliyle.
Cemrelerin düşüşleri halk arasında türlü ritüellerle kutlanıyor ya da kutsanıyor! Kızgın kor halindeki ateş anlamında olan "cemre" ilk defa havaya sonra suya, en son da yani bugün toprağa düşmüş oluyor. Düşen ne, kim görmüş, kim bilmiş? Kim yemiş diyeceğim, ben yemedim valla börekleri!
Fincanın ağzıyla kesildiği için "fincan", kızgın yağda puf puf kabardığı için de "puf" deniyor besbelli. Çocukluğumda yediklerim, tombul yarım aya benzer cüzdanlar gibi olurdu, bunlar kareli köşeli. Foça işi herhalde.
Prof. Dr. Erman Artun'a göre;
"Eskilerin 365 günlük yılı 179'u ''kasım'' ve 186'sı ''hızır'' günleri olarak ikiye ayrıldığını, kış devresinin 8 Kasımda başladığını ve 6 Mayıs'ta da Hıdırellez ile birlikte yaz devresinin, yani hızır günlerinin başladığı bilinmekte halk arasında.
Kasımın 46'sında, 40 gün anlamına gelen ''erbain'', 86'sında da 50 gün anlamına gelen ''hamsin''in başladığını ifade eden Artun, böylece kışın en soğuk zamanları olan 90 günlük sürenin geçtiğini, kasım günlerinin ortasını geçip 100 gün geride kalınca halk arasında zorlu kış günlerini bırakmanın zamanı gelir der.
Kasımın 105'inde (19-20 Şubat) birinci cemrenin havaya, 112'sinde (26-27 Şubat) ikincisinin suya, 119'unda (5-6 Mart) üçüncüsünün toprağa düştüğüne ve 7 günlük aralıklarla buraları ısıttığına inanılır.
Bence bahar, Mart'ın birinde resmen girdiğine göre ve de ruhuma çoktan yerleşmiş olduğuna göre artık BAHAR GELDİ YAŞASIN...
(Puf böreklerini ben yemedim, Turgay yedi!)
İzmir bölgesinin bilinen ve sevilen böreği fincan ya da diğer adı puf böreği geldi Şerife komşumdan. Bol kalorili, çıtır, sıcak ve günaha çağıran bir albenisi vardı üşüyormuş gibi sarınmış haliyle.
Cemrelerin düşüşleri halk arasında türlü ritüellerle kutlanıyor ya da kutsanıyor! Kızgın kor halindeki ateş anlamında olan "cemre" ilk defa havaya sonra suya, en son da yani bugün toprağa düşmüş oluyor. Düşen ne, kim görmüş, kim bilmiş? Kim yemiş diyeceğim, ben yemedim valla börekleri!
Fincanın ağzıyla kesildiği için "fincan", kızgın yağda puf puf kabardığı için de "puf" deniyor besbelli. Çocukluğumda yediklerim, tombul yarım aya benzer cüzdanlar gibi olurdu, bunlar kareli köşeli. Foça işi herhalde.
Prof. Dr. Erman Artun'a göre;
"Eskilerin 365 günlük yılı 179'u ''kasım'' ve 186'sı ''hızır'' günleri olarak ikiye ayrıldığını, kış devresinin 8 Kasımda başladığını ve 6 Mayıs'ta da Hıdırellez ile birlikte yaz devresinin, yani hızır günlerinin başladığı bilinmekte halk arasında.
Kasımın 46'sında, 40 gün anlamına gelen ''erbain'', 86'sında da 50 gün anlamına gelen ''hamsin''in başladığını ifade eden Artun, böylece kışın en soğuk zamanları olan 90 günlük sürenin geçtiğini, kasım günlerinin ortasını geçip 100 gün geride kalınca halk arasında zorlu kış günlerini bırakmanın zamanı gelir der.
Kasımın 105'inde (19-20 Şubat) birinci cemrenin havaya, 112'sinde (26-27 Şubat) ikincisinin suya, 119'unda (5-6 Mart) üçüncüsünün toprağa düştüğüne ve 7 günlük aralıklarla buraları ısıttığına inanılır.
Bence bahar, Mart'ın birinde resmen girdiğine göre ve de ruhuma çoktan yerleşmiş olduğuna göre artık BAHAR GELDİ YAŞASIN...
(Puf böreklerini ben yemedim, Turgay yedi!)