Dalay Lama'yı özlemek...

Dalay Lama'yı gördüm tv de. Sevdiğim ama görüşmeyeli özleştiğim biri gibi sıcacık baktım ona, sarı bordo sarisine sarınmış sonsuzluğun melodisini mırıldanıyor. O mırıltı gibi sakin nakarat hala kulaklarımda.
Sonsuzluğun ezgisi; Dharamsala dağlarında yankılanan kutsal mırıltılar, Dalay Lama'nın merhem gibi yatıştırıcı sesiyle; "nını nını nımıgı, mıgı nını nuni gi, nunu nini guni gu, ninu nini girini..."
Sevmişim demek!
Yüzyıllar ötesinden çağırıyorum onu... Titriyorum. Tibet makarnası yemiştim tadı garipti, istemeden zoraki bitirmiştim tabağımı, dokundu besbelli. "İstenmeden yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş" demiş eski büyükler.
Vahiy gelen ermişin titremesi bu, buz gibi bir ateş sıçraması, Dalay Lama'ya bu kadar yakın olmak...
Duygusu güçlü atmosferleri betimleyebilmek güç istiyor. Var mı o gücüm? Bilmiyorum... Tibet'in ruhani önderi, Budizm camiasının en önemli yaşayan liderini özlemişim. Budist bile değilim oysa!
Dharamsala'nın mistik tumbalarını çalıyorum bu gece. Himalayalar sessiz bir ritmin derin ibadetinde. Huşuyla dolu, miskinim biraz. Ot içen turistlerin baygın bakışlarında kara bir gölgeyim besbelli. Gözlerimin ardını gören negatif film slaytları iskelet gölgeleri gibi. Çukurlaşmış göz boşluklarından derin, karanlık ve sisli. Hanidir sarhoş olmadım. Olmalı mıyım!
O duyguyu özlüyorum...
Sonsuzluğun ezgisi; Dharamsala dağlarında yankılanan kutsal mırıltılar, Dalay Lama'nın merhem gibi yatıştırıcı sesiyle; "nını nını nımıgı, mıgı nını nuni gi, nunu nini guni gu, ninu nini girini..."
Sevmişim demek!
Yüzyıllar ötesinden çağırıyorum onu... Titriyorum. Tibet makarnası yemiştim tadı garipti, istemeden zoraki bitirmiştim tabağımı, dokundu besbelli. "İstenmeden yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş" demiş eski büyükler.
Vahiy gelen ermişin titremesi bu, buz gibi bir ateş sıçraması, Dalay Lama'ya bu kadar yakın olmak...
Duygusu güçlü atmosferleri betimleyebilmek güç istiyor. Var mı o gücüm? Bilmiyorum... Tibet'in ruhani önderi, Budizm camiasının en önemli yaşayan liderini özlemişim. Budist bile değilim oysa!
Dharamsala'nın mistik tumbalarını çalıyorum bu gece. Himalayalar sessiz bir ritmin derin ibadetinde. Huşuyla dolu, miskinim biraz. Ot içen turistlerin baygın bakışlarında kara bir gölgeyim besbelli. Gözlerimin ardını gören negatif film slaytları iskelet gölgeleri gibi. Çukurlaşmış göz boşluklarından derin, karanlık ve sisli. Hanidir sarhoş olmadım. Olmalı mıyım!
O duyguyu özlüyorum...
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN