Asci Fok
Foça'yı Denizanaları bastı, bu bir istiladır | Aşçı Fok

Foça'yı Denizanaları bastı, bu bir istiladır

Foça'yı Denizanaları bastı, bu bir istiladır

Son 15 günden beri hepimiz denizanası konusunda ihtisas yapar olduk. Çoğumuz birer deniz biyoloğu olma yolunda ilerliyoruz. “Denizanası, kozmesötik, nutrasötik, farmasötik ve genel olarak biyoteknolojik uygulamalardaki sonuçlarda değerli bir biyolojik kaynak olarak kabul edilir.” İşte bu mihvaldeki tanımlar bize ne söyler bilinmez ama ben size birkaç bişi söylemeye hazırlanıyorum.

Araştırma yaparken ulaştığım birkaç deniz anası yemek tarifi vardı fakat onu kitapta kullanmamak için elimden geleni yapmıştım zira günlük yaşamımızda yapıp yiyemeyeceğimiz bir tarifin hiçbir anlamı yoktu. Lakin şimdi güncelimiz DENİZANASI. O yüzden tam yerine oturacak… De re coquinaria’da Apicius, deniz anasına deniz ısırgan otu demiş. Ve bir yumurta yemeğinin üzerinde bunu kullanmış. Bu yemek öyle değişik bir sunum ile servis edilmiş ki yiyenler ne olduğunu anlamamış. Zaten yazar-köle-aşçı-gurme bileşenleriyle donanmış Apicius zihniyetinin böyle anlaşılmamak gibi bir huyu var!

Kılçıksız küçük balıkları denizanasıyla birlikte garum sosu, kokulu otlar ve şarap ile karıştırarak denizanalı balık ezmesi “jellyfish pisces crustulum” yapıldığını da antik yazarların betimlemeleri arasından zımbızla çekiyoruz. Çeşitli hububatlardan yapılan puls denilen bulamaçlar gibi deniz ürünlü ezmelerin ana oyuncusu olan deniz anası meğer nelere kadirmiş!

Ayrıca Antik Yunan Filozofu Aristotales’in biyoloji üzerine yazdığı History of Animals eserinde denizanası jölesinden bahseder. Daha da ileri gider şu tespitlerde bulunur; Özellikle kışın soğuk mevsimde kıkırdak ile kauçuk arasında bir dokuya sahip olan deniz anaları, yaz gelip sular ısınınca yumuşak pelte yapısına dönüşürler. Evet, bunu şu aralar deneyimliyoruz. Mübarek canlılar adeta jöle gibi yayılıyorlar kumların üzerine.

Çok şey var da; denizanalarının bilim insanları tarafından mercek altında tutulan en önemsenen canlılar olduğunu biliyor muyduk? Valla ben yeni öğrendim. Turritopsis dohrnii adlı bir tür varmış ve bu canlı, rejenerasyon becerisini yaşlanma sürecini tersine çevirmesiyle biliniyormuş ve yaşlanmayı geciktirici çalışmalarda kullanılıyormuş.

Bitmedi;
Uzak Asya’da özellikle Çin, Endonezya, Filipinler gibi ülkelerde severek yenilen denizanaları (cips, salata, çorba, tatlı olarak) bütün dünyanın beslenmesi için de uğraşılıyormuş. Gelecekteki gıda kıtlığı için çözüm olduğu söyleniyor, bu konuda ciddi büyük araştırmalar yapılmaktaymış.

Birkaç denizanası tarifi verecektim ama vazgeçtim. Önce kendim denemeliyim! Amatör balıkçılık nasıl yasak değilse, kıyıya vurmuş bir denizanasıyla neler yapabilirizi düşünmek yasak olmasa gerek!

Ha bu arada Foça’da denizanası fırtınası devam ediyor.


Gereği düşünüldü not şart oldu:
Denizanalarının bilinen 200 çeşidi bulunuyormuş. Yenebilenler Medusalar olarak da bilinen Rhizostomae kendi aralarında 4 takıma ayrılırmış. Yenen kısmı sadece şemsiye kısmı yani tepe yuvarlağıymış. Dokunaçları, ağız kolları insanlarda tehlikeli toksinler oluştururmuş! Cinsini bilmeden sakın yemeye kalkmayın aman!
19 Ağustos 2023 Cumartesi

2365 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım