Durun annem gibi anlatayım; Eski zamanda hiç tanımasalar da kızı olan evlere dünürcü gidilirmiş. Bir mahalleye giren oğlan anneleri mahallenin esnafına hangi evde gelinlik kız var diye sorarlarmış, esnaf da gelinlik çağına gelmiş bütün kızların evlerini şu şurada diye gösteriverirmiş.
Evvel zaman bu ya, dünürcüler bir evin kapısını çalmışlar Tanrı misafiriyiz diye içeri girmişler. Tanrı misafirinin ne anlama geldiğini bilen evin annesi, biraz aklı evvel soluk benizli kızının yanına koşup hemen kızı yanan ocağın karşısına oturtmuş; “yüzün ateşten iyice kızarana kadar sakın kalkma buradan, ben seni çağıracağım” demiş.
Kız, ocağın ateşiyle iyice alevlenip kızarınca artık dayanacak gücü kalmaz, canhıraş içeri seslenir; “yandım tutuştum anam geleyim mi artık?”
İşte o hesap ben de mevsimi diye yabani kuşkonmazın acısını da tatlısını da yumurtaya sarmalayıp duruyorum. Tamam, ne alâka diyeceksiniz. Ben bu fotoğrafı görünce bu fıkra geldi aklıma naapim!
Durun annem gibi anlatayım; Eski zamanda hiç tanımasalar da kızı olan evlere dünürcü gidilirmiş. Bir mahalleye giren oğlan anneleri mahallenin esnafına hangi evde gelinlik kız var diye sorarlarmış, esnaf da gelinlik çağına gelmiş bütün kızların evlerini şu şurada diye gösteriverirmiş.
Evvel zaman bu ya, dünürcüler bir evin kapısını çalmışlar Tanrı misafiriyiz diye içeri girmişler. Tanrı misafirinin ne anlama geldiğini bilen evin annesi, biraz aklı evvel soluk benizli kızının yanına koşup hemen kızı yanan ocağın karşısına oturtmuş; “yüzün ateşten iyice kızarana kadar sakın kalkma buradan, ben seni çağıracağım” demiş.
Kız, ocağın ateşiyle iyice alevlenip kızarınca artık dayanacak gücü kalmaz, canhıraş içeri seslenir; “yandım tutuştum anam geleyim mi artık?”
İşte o hesap ben de mevsimi diye yabani kuşkonmazın acısını da tatlısını da yumurtaya sarmalayıp duruyorum. Tamam, ne alâka diyeceksiniz. Ben bu fotoğrafı görünce bu fıkra geldi aklıma naapim!