Tayfalar, sırıkçılar ve zeytinin daldaki bekleyişi
Tayfalar, sırıkçılar ve zeytinin daldaki bekleyişi
Bizim buralarda zeytinliklerden zeytin toplayanlara "tayfa"denir. Tayfa içindeki zeytin silkeleyicilere de sırıkçı. Sırıkçıların erkek olması istenir, kadınlar ya zeytin tarağı ve el ile toplarlar ya da dibe düşenleri sele sepetlere doldururlar. Herkesin işi başkadır.
Bugün Sağlık ocağına ilaç yazdırmaya gitmiştik. Her ne kadar randevumuz olsa da bekleme salonunda biraz bekledik. Beklerken Güreli köylülerin muhabbetine kulak misafiri olduk. Zeytinliği olan bir hanım diğer köylüsüyle dertleşiyor; "yağmur yağmadı zeytinler etlenmedi ama toplatacağız artık. Biz toplamasak birileri gelip toplayıveriyor! Zaman değişti, geceleri zeytinliklere bekçilik yapıyoruz, ne günlere kaldık."
Diğeri de ayrı dertten muzdarip; "sorma biz de sırıkçı tayfası bulamıyoruz, bulduklarımız da başkasına gidiyor. Biraz kendimiz toplayalım dedik yetişemiyoruz, yerlere düşenler de öylece kaldı ziyanlık işte..."
Bu muhabbeti duyan ben, dayanamayıp muhabbete katılıyorum: "Köyün delikanlıları yetişkin öğrenciler filan toplasa zeytinleri, siz de onlara yevmiye verseniz, hem onların cebine üç beş kuruş girse hem boş zamanları değerlense..."
Her iki kadın da yüzüme çaresiz bakakaldılar; "ah ah, genç dediğin nerede? Var mı öyle bir gençlik?"
Bizi dinleyen eski tüfek 68 kuşağı uzantısı bir çift de; "Eski Köy Enstitülerinde kaldı o gençlik" diyerek içimi iyice şişiriyorlar.
Sahi işsizlik var diye debelenmiyor muyuz, zeytinleri toplasak ya... 😟
Tayfalar, sırıkçılar ve zeytinin daldaki bekleyişi
Tayfalar, sırıkçılar ve zeytinin daldaki bekleyişi
Bizim buralarda zeytinliklerden zeytin toplayanlara "tayfa"denir. Tayfa içindeki zeytin silkeleyicilere de sırıkçı. Sırıkçıların erkek olması istenir, kadınlar ya zeytin tarağı ve el ile toplarlar ya da dibe düşenleri sele sepetlere doldururlar. Herkesin işi başkadır.
Bugün Sağlık ocağına ilaç yazdırmaya gitmiştik. Her ne kadar randevumuz olsa da bekleme salonunda biraz bekledik. Beklerken Güreli köylülerin muhabbetine kulak misafiri olduk. Zeytinliği olan bir hanım diğer köylüsüyle dertleşiyor; "yağmur yağmadı zeytinler etlenmedi ama toplatacağız artık. Biz toplamasak birileri gelip toplayıveriyor! Zaman değişti, geceleri zeytinliklere bekçilik yapıyoruz, ne günlere kaldık."
Diğeri de ayrı dertten muzdarip; "sorma biz de sırıkçı tayfası bulamıyoruz, bulduklarımız da başkasına gidiyor. Biraz kendimiz toplayalım dedik yetişemiyoruz, yerlere düşenler de öylece kaldı ziyanlık işte..."
Bu muhabbeti duyan ben, dayanamayıp muhabbete katılıyorum: "Köyün delikanlıları yetişkin öğrenciler filan toplasa zeytinleri, siz de onlara yevmiye verseniz, hem onların cebine üç beş kuruş girse hem boş zamanları değerlense..."
Her iki kadın da yüzüme çaresiz bakakaldılar; "ah ah, genç dediğin nerede? Var mı öyle bir gençlik?"
Bizi dinleyen eski tüfek 68 kuşağı uzantısı bir çift de; "Eski Köy Enstitülerinde kaldı o gençlik" diyerek içimi iyice şişiriyorlar.
Sahi işsizlik var diye debelenmiyor muyuz, zeytinleri toplasak ya... 😟