Cahillik işte, belli ki üzerdim anacığımı; o da ne diyeceğini bilemez öyle kolayıma gelirdi a kızım derdi, rahmetli. Bu kadın kısmı kendisi ana olmadan anlamıyor anneliğin kıymetini.
Hep söylerlerdi ama kulak asmazdık, kocamış ihtiyarların bir bildiği var, onların pek çok sözü kulağa küpelik ayardaymış geç anladık. Neredeyse ben de kocadım, anca uyanıyorum bazı şeylere. Hiçbir günüm geçmiyor ki, büyüklerimin sözüne hak vermeyeyim! Yaşamışlar görmüşler, tecrübe başka şey. Gel de şimdi bunu gençlere anlat.
Koşturarak aceleyle yemek yapıyor şimdiki gençler. Ya işten gelince, ya da gezmekten dönünce; aceleyle ateşe yemek vurmanın telaşına düşüyorlar. Aceleyle pişen yemeğin tadı olmaz desen de kim dinliyor! Yemek dediğin ağırdan tıkırdayarak pişecek. Lokanta yemekleri gibi çok sulu olmayacak, en az bir saat kapağı kapalı dinlenmiş olacak. Tencerenin kapağındaki ter buğusunun sulu tanecikleri yemeğin içine akmadan yemek tamam olmaz, biz öyle biliriz. Buralarda adettir, tencere kapağındaki teri şifa olsun diye yüzümüze süreriz. Hem güzellik hem sağlık için iyi geldiğine inanırız.
Hele ki aşure kazanının kapağındaki kokulu buhar teri yok mu, bin bir derde devadır. Elimize yüzümüze, ağrıyan dizlerimize bile süreriz. Aşure duasıyla beraber bu kokulu terden bir parmak alnımıza sürüp Allah kabul etsin deriz.
Cahillik işte, belli ki üzerdim anacığımı; o da ne diyeceğini bilemez öyle kolayıma gelirdi a kızım derdi, rahmetli. Bu kadın kısmı kendisi ana olmadan anlamıyor anneliğin kıymetini.
Hep söylerlerdi ama kulak asmazdık, kocamış ihtiyarların bir bildiği var, onların pek çok sözü kulağa küpelik ayardaymış geç anladık. Neredeyse ben de kocadım, anca uyanıyorum bazı şeylere. Hiçbir günüm geçmiyor ki, büyüklerimin sözüne hak vermeyeyim! Yaşamışlar görmüşler, tecrübe başka şey. Gel de şimdi bunu gençlere anlat.
Koşturarak aceleyle yemek yapıyor şimdiki gençler. Ya işten gelince, ya da gezmekten dönünce; aceleyle ateşe yemek vurmanın telaşına düşüyorlar. Aceleyle pişen yemeğin tadı olmaz desen de kim dinliyor! Yemek dediğin ağırdan tıkırdayarak pişecek. Lokanta yemekleri gibi çok sulu olmayacak, en az bir saat kapağı kapalı dinlenmiş olacak. Tencerenin kapağındaki ter buğusunun sulu tanecikleri yemeğin içine akmadan yemek tamam olmaz, biz öyle biliriz. Buralarda adettir, tencere kapağındaki teri şifa olsun diye yüzümüze süreriz. Hem güzellik hem sağlık için iyi geldiğine inanırız.
Hele ki aşure kazanının kapağındaki kokulu buhar teri yok mu, bin bir derde devadır. Elimize yüzümüze, ağrıyan dizlerimize bile süreriz. Aşure duasıyla beraber bu kokulu terden bir parmak alnımıza sürüp Allah kabul etsin deriz.