Enis Batur’un “Göl Yazı” kitabını ilk duyduğumda tepkim “aaa Apolyont kadınlarını yazacaktım, hay Allah benden önce davranmış” gibi tuhaf ve yersiz bir kaygı sızmıştı ruh süzgecime. İnsanız, böyle gereksiz dışavurum-lar-sız yapamıyoruz. Oysa üstad Batur çok başka bir dünyanın penceresinden düşlemiş benim Apolyont bildiğim Gölyazı’yı. Zaten onun da Gölyazı Yazı Evi konukluğunda özellikle Göl Yazı oluvermiş adı kitabının.
Ay kimler yok ki kitabın satırlarında, Mallarme, Rilke, Coleridge, Pierre Loti, Andre Gide, Cemal Süreyya, Haşim, Tanpınar, Lamartin, Rousseau, Ahmet Vefik Paşa ve niceleri...
Osman Hamdi’nin yeşillerinden Yeşil Bursa’nın Yeşil Türbe ve Yeşil Cami’sinden neredeyse yeşil bir göle uzanan bir serüven demek isterdim. Ama öyle değil. Göl, yani Gölyazı hep gri ve kirli nedense! Çok ilginçtir ki aklıma birden geliveren başka bir şey Bursa’da “Yeşil” diye de bir semt var. Eski belediye otobüslerinin “1” numaralı seferi “Yeşil – Çekirge” semtleri arasında idi vaktiyle. Şimdi nasıldır acep?
Yeşil çekirge değil. Yeşil ayrı semt, Çekirge ayrı semt…
Göl sanrısına tutulurken bütün tanıdıklarını düşlerinde oraya davet eden bir yazarın kitabını okuyunca derin bir soluk almamak elde değil. Her yiğidin ayran üfleyişini anmaktan öte, okumaların verdiği yepyeni ilhamlar için her satıra minnet gerek.
Evet, evet Apolyontlu kadınlar, Apolyontlu gelinler aklımda! Apolyontlu Balıkçılar’ın belgeselini de sen yapmıştın sevgili Mutlu Hesapçı, hani Balıkçı belgeselleri festivalinde Foça’da gösterilmişti yıllar önce…
Enis Batur’un “Göl Yazı” kitabını ilk duyduğumda tepkim “aaa Apolyont kadınlarını yazacaktım, hay Allah benden önce davranmış” gibi tuhaf ve yersiz bir kaygı sızmıştı ruh süzgecime. İnsanız, böyle gereksiz dışavurum-lar-sız yapamıyoruz. Oysa üstad Batur çok başka bir dünyanın penceresinden düşlemiş benim Apolyont bildiğim Gölyazı’yı. Zaten onun da Gölyazı Yazı Evi konukluğunda özellikle Göl Yazı oluvermiş adı kitabının.
Ay kimler yok ki kitabın satırlarında, Mallarme, Rilke, Coleridge, Pierre Loti, Andre Gide, Cemal Süreyya, Haşim, Tanpınar, Lamartin, Rousseau, Ahmet Vefik Paşa ve niceleri...
Osman Hamdi’nin yeşillerinden Yeşil Bursa’nın Yeşil Türbe ve Yeşil Cami’sinden neredeyse yeşil bir göle uzanan bir serüven demek isterdim. Ama öyle değil. Göl, yani Gölyazı hep gri ve kirli nedense! Çok ilginçtir ki aklıma birden geliveren başka bir şey Bursa’da “Yeşil” diye de bir semt var. Eski belediye otobüslerinin “1” numaralı seferi “Yeşil – Çekirge” semtleri arasında idi vaktiyle. Şimdi nasıldır acep?
Yeşil çekirge değil. Yeşil ayrı semt, Çekirge ayrı semt…
Göl sanrısına tutulurken bütün tanıdıklarını düşlerinde oraya davet eden bir yazarın kitabını okuyunca derin bir soluk almamak elde değil. Her yiğidin ayran üfleyişini anmaktan öte, okumaların verdiği yepyeni ilhamlar için her satıra minnet gerek.
Evet, evet Apolyontlu kadınlar, Apolyontlu gelinler aklımda! Apolyontlu Balıkçılar’ın belgeselini de sen yapmıştın sevgili Mutlu Hesapçı, hani Balıkçı belgeselleri festivalinde Foça’da gösterilmişti yıllar önce…