Asci Fok
Tatile çıkan şehirliler | Aşçı Fok

Tatile çıkan şehirliler

Tatile çıkan şehirliler

Kendi otosuyla tatile çıkacak şehirlinin yol üstü duraklarından ve geçtiği köylerden beklediği kıymetli hizmetlere değinmenin sırasıdır…

Okullar kapandı büyük güruhun yaz tatili başladı. Bu arada bayram tatili nedeniyle dokuz gün tatil koparan memurları ve yıllık izninin hiç değilse bir iki haftasını ille de yaz aylarına denk getirmek için göbeği çatlayanları da hesaba katarsak, ülkeyi oldukça yoğun bir oto yol trafiği bekliyor. Zaten Ruslar çekilince ortalık yerli turiste kalmıştı. Hıh bize farklı fiyat çekmek mi alın size! Çekilin yoldan biz geliyoruz…

Öyle ya bütün bir yıl çalışıldı (çalışıldı ya da çalışılmadı orayı kurcalamayalım) bu çok değerli tatil günleri hak edildi. Bütün tatil hazırlıkları en ince ayrıntısına kadar düşünüldü. Doktor, diş hekimi randevuları ya önceden halledildi ya da tatil dönüşüne ertelendi. Eş dost düğün dernek işleri tatildeki günlere denk gelmesin diye insanüstü bir strateji mücadelesinde bulunuldu, ev halkının tatil alışverişi kazasız belasız kotarıldı.

Geçen yıldan kalan eski mayolar tuhaflaşıp solmuş mu ne, şort ve tişörtlerin de ağzı yüzü mü yamulmuş sanki! Ay gözlüklerin de modası değişti tabi bu sezon. Dışa taşan beyaz gömleklerin her çeşidinden de aldık değil mi? Bu yıl beyaz gömlekten yıkılıyor ortalık. Ya, parmak arası terliklerimiz onlar tamam mı? Parmak arası dedim de, sırtta kuşak attıran kalın askılı ve de kafesli tunikler var bu yıl, terliklerle aynı renk olması gerekiyormuş, hani şu mutfak önlüğünün salopet versiyonu (malûm bu yıl çok moda) hah onları da tamamladıysak yola çıkma zamanı gelmiş demektir…

Bunca hazırlık tatilin hakkını dibine kadar çıkarıp üzerinde zıplamak için!

Haydi, yola çıkalım…

Şimdi, kendi otosuyla tatile çıkacak şehirlinin yol üstü duraklarından beklediği kıymetli hizmetleri sıralayalım.

Birincisi; Şehirliye şehir hayatında alıştığı lüksü aratmayacak mola yerleri ve gayet hijyen tuvaletler adım başı olmalıdır. Dokunmatik hatta göstermatik (hani şu Opet temiz wc Seferberliği sonucu kavuştuğumuz kaliteli hacet giderme lüksü) tuvalet ve lavabolarla dolu olmalı yol üstleri.

İkincisi; Yol kenarlarında yerel ürün satan gerçek köylüler, tapılası şehirlilere “organik” adı altında hiç ilaçsız meyve sebze satmak üzere sabahtan akşama hazır ve nazır bekliyor olmalılar. Satıcı köylülerle iki şeftali ve yarım kilo kiraz için dakikalarca sohbet edilecektir çünkü. Her şeyi biliyor ya, köylüye efendilik taslayacaktır “hıım bunlara ne gübresi atıyorsunuz, nasıl topluyorsunuz, tohumunuz atalık mı, hibrit mi ya da maazallah GDO’lu mu yoksa? Ay bu domatesler niçin bu kadar büyük, hormonlu mu” filan deyip kendini rahatlatacaktır.

Köylü kurnaz, “yok abla – ağabey kendi hayvanımızın gübresi organik organik” diyecektir! Köylü organiği yalan yanlış öğrendi bir kere ötesi yok, her şey organik. Yersen!

Üçüncüsü; Yemek molası için önceden tavsiye edilen bir restorana uğrandı yol üzerinde. Bu defa, garsonlardan restoranın tamamını satın alacak denli bir şımartılma isteği belirecektir aniden; “Bak biz gurmeyiz, bloğumuz da var, sizi şöyle yazarız böyle fotoğraflarız. Memnun kalmazsak herkes duyar haberiniz olsun, hıım ona göre, cıss”. Beklenti yüksek!

Ya da aşçıyı çağırıp akıl vermeler, olmadık taleplerde bulunmalar. “Müşteri veli nimetimizdir” düsturundaki esnafı çileden çıkarmalar… Tatildeyiz.

Dördüncüsü; Tatil yörelerinde yerleşik oturan akraba ve şürekâsına geldi sıra! Yol üzerine yakın olan eşe dosta bir kahve çay içimi uğramak için telefona sarılma faslı, müsaitlerse kalırız da belki bir gece… Fazladan beş on kilometre yol yapılsa ne var, ta nerelerden çıkmışız yola… Eş dost da zaten sizi bekliyordu el pençe divan, yaz sıcağında hiç başka işi gücü yoktu!

Beşincisi; Yolda illa ki deniz kıyafetlerini çağrıştıran giysiler giyilmiş olmalı ki tatil havasına uyulsun. Bembeyaz bacakların güneş yüzü görmemiş yeni şortlarla çarpık buluşması başlasın… Ayrıca tüm yol boyunca çocuk ve gençler ayaklarını camdan dışarı sarkıtmalı, cam kapalıysa (malum klima var) bu defa ayaklar otomobilin tavanına camdan görünecek şekilde kaldırılıp seviyesizce dayanmalı. Tatildeyiz ya.

Altıncısı; Her satın alınan içecek, ciklet ve gofretin ne kadar ucuz ya da pahalı olduğundan söz edip yol boyu şehirdeki marketlerle kıyaslamalı, buralarda bulunmayan marka içeceklerin yokluğuna hayıflanmalı. Bu durumu yol üzeri kahve ve benzin istasyonlarındaki satın alınan hizmet için de aynen uygulamalı! Çöpler sağa sola fırlatılarak yola devam edilmeli, nasılsa tatil yolu. Oysa geldiğiniz şehirde atıklar ayrı çöp kutularında toplanıp geri dönüşüme gidiyordu, burada ormana dereye karışsa da olur!

Yedinciye gelince; Bir başka örnek de, şehirlinin yol üzeri uğradığı bir köyde önemli misafir muamelesi beklemesi. Sanki köylü onu ağırlayıp taze pişmiş bazlama ayran ikram etmek mecburiyetinde. Bilmiyor ki köylü beyazlatılmış francalaya geçeli çok oldu, tereyağı yerine trans yağa, köy yoğurdu yerine endüstriyel yoğurda ayrana geçeli yıllar oldu, o da parayla satın alıyor her şeyi, köylü de ektiği mahsulün değişimiyle yaşamıyor ki artık, her şey para!

Olsun, şehirli tatilcimiz dostlarına anlatacak anı biriktirmek istiyor; “şurada şu filanca köyü keşfettik ay nasıl dost canlısı insanlar, tarlalarından da domates salatalık kopardık, bizi evlerine sofralarına davet ettiler, hem de halleri vakitleri pek yok, ama gönülleri zengin” filan demek istiyor. Eh onlar eski Anadolu romanlarında oluyordu, turizmin olmadığı yıllarda adı Tanrı misafirliğiydi. Otellerin lokantaların olmadığı küçük yerleşimlerde misafiri aç bırakmamak içindi. Zaten yakın zamanda köylerimiz bir gecede mahalle olunca her şey yalan oldu! Şimdi köylü de, gelip geçen yabancıya yürüyen banknot gözüyle bakıyor. Gözler çoktan açıldı!

Yine de, şehirlisiyle köylüsüyle insanca güzelliklerden umudunu kesmeyenlere iyi tatiller, iyi bayramlar. Yolunuz, yollarınız hep açık olsun…
27 Haziran 2016 Pazartesi

7119 okunma

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN



Son Yazılarım