Bizler, Marshall yardımıyla onurlandırılmış atalarımızın margarin çocuklarıyız.
Show tv'deki "Yemekteyiz" programında insanları ekran başına çeken etmenlerin nedenlerine değinecek değilim, biliyorum ki fırsatı olan her kesimden insan izliyor o programı. Çünkü; insanlar kendine benzeyenlerin ev halleri olan doğal ortamlarını, neyi nasıl yapıp ettiklerini merak ediyorlar! Ben de, mutfaklarında hangi yağı kullandıklarıyla ilgiliyim en çok!
Eskiden sadece meşhur artistlerin özel hayatları merak uyandırırdı, şimdilerde herkes meşhur olmak istediğinden yaşam standartlarında ciddi bir yarış var, keskin sınıf ayrımı giderek azalmakta, o yüzden de sıradan insanın sıradan yaşamları önem kazanmakta.
Yemekteyiz yarışmasında insanlar kendilerini seyrediyorlar aslında, yarışmacılar da kendilerinden çok farklı değiller. Sıradan insan birtakım özentilerle evini süslüyor, moda mobilyalar alıyor, elit sitelere taşınıyor, çok amaçlı özel tasarım mutfakları yerleştiriyor evine. İncik boncuk ne varsa dolduruyor yemek masasına ama ne hikmetse bir tabak zeytinyağlı yemeği, turşuyu, yoğurdu, çekiçke yada sele zeytini koyamıyor o gösterişli debdebenin içine! Bunun nedenlerini düşünmeli elbette...
Mutfak tasarımcısı mutfak modellerine bakıyor televizyonda, ona keza mobilyacı, beyaz eşyacı, züccaciyeci, tekstilci, çiçekçi ve çeyiz yapan gelinlik kız ile annesi pılı pırtıya, üste başa bakıyor ki yeni çıkan bir şeyleri ıskalamış olmasınlar! Eh, bütün yağcılar da tencereye konan yağa bakıyorlar elbet, sadece yağın cinsine değil hangi miktarda nerelerde kullanıldığına da... (Bu tür ev halleri içindeki tespitler; yapıla gelen bir yığın saçma sapan anketten çok daha doğru sonuç verir. El alışkanlıkları kadar insanı ele veren başka ip uçları yoktur.)
Kullanılan yağlar ortada. Zeytinyağından başka her şey var yurdum insanının mutfağında. Geçen akşamki Adanalı yarışmacı kadın, lahmacun harcı için kasaptan özel yağsız kıyma aldı ağır olmasın diye ama, neye uğradığımı anlamadan iki paket gülle gibi margarini koyuverdi kıymanın içine! Yöre mutfakları bile içler acısı hale gelmiş ne yazık. Tereyağını da, zeytinyağını da kullanan yok, birkaç damla zeytinyağını salatanın üzerine yasak savar gibi damlatmak moda ya, evet işte o kadarcık damlalıkla! Her yemeğe bol kepçe başka yağlar kullanılırken, salataya gelince gıdım gıdım zeytinyağı, buna da şükür.
Trans yağ denilen hidrojene nebati yağların hükümranlığı halkın mutfağına iyice yerleşmiş.
"Yemekteyiz" yarışmasındaki mutfakların birçoğu, hali vakti yerinde ekonomik kaygısı olmayan insanların mutfakları olmasına rağmen görüyoruz ki, kepçeleri bile alışmış işlenmiş sıvı tohum yağlarına, kaya gibi donuk margarinlere. Düşük gelir seviyesindekileri varın siz düşünün artık...
Bazı alışkanlıklar kolay yerleşmediği gibi, çok da kolay değiştirilmiyor. Bizler, Marshall yardımıyla onurlandırılmış atalarımızın margarin çocuklarıyız. Bugünün Türkiye'sinde yaşı 30 ile 60 yaş civarı kaç kişi çıkar çocukken ekmeğine margarin sürülmemiş olsun, hem de üzerine vişne, çilek reçeli kondurulmuş olarak.
Hiçbir şey birdenbire yerleşmiyor, zamanla yavaş yavaş, sabırla nice zeytinyağı mutfaklarına.
Selamlar,
Foça ile ilgili bilgiler ararken ulastım sitenize. Resimlerin canlılıgına bayıldım, pazarları fotoğraflamanız da çok hoş olmuş, harika hepsi...
Özellikle bu yazınıza da tamamen katılıyorum,margarin çocukları olarak:=)
Egeden bir sıcak rüzgar estirdiniz, çok özlediğim o rüzgarı...
Teşekkürler... sonsuz başarılar...
nilgün.
Yorum yazan : M. Gülderen Sütçüler
Tarih : 19.1.2009
Nurdan Hanım''cığım..:))
Az önce nar gibi kızarmış ekmeğe margarin sürüp, üzerine de tuz ve karabiber ekerek yemenin keyfiyle mutlu mesut dolanırken evin içinde..:))
Bizler, Marshall yardımıyla onurlandırılmış atalarımızın margarin çocuklarıyız.
Show tv'deki "Yemekteyiz" programında insanları ekran başına çeken etmenlerin nedenlerine değinecek değilim, biliyorum ki fırsatı olan her kesimden insan izliyor o programı. Çünkü; insanlar kendine benzeyenlerin ev halleri olan doğal ortamlarını, neyi nasıl yapıp ettiklerini merak ediyorlar! Ben de, mutfaklarında hangi yağı kullandıklarıyla ilgiliyim en çok!
Eskiden sadece meşhur artistlerin özel hayatları merak uyandırırdı, şimdilerde herkes meşhur olmak istediğinden yaşam standartlarında ciddi bir yarış var, keskin sınıf ayrımı giderek azalmakta, o yüzden de sıradan insanın sıradan yaşamları önem kazanmakta.
Yemekteyiz yarışmasında insanlar kendilerini seyrediyorlar aslında, yarışmacılar da kendilerinden çok farklı değiller. Sıradan insan birtakım özentilerle evini süslüyor, moda mobilyalar alıyor, elit sitelere taşınıyor, çok amaçlı özel tasarım mutfakları yerleştiriyor evine. İncik boncuk ne varsa dolduruyor yemek masasına ama ne hikmetse bir tabak zeytinyağlı yemeği, turşuyu, yoğurdu, çekiçke yada sele zeytini koyamıyor o gösterişli debdebenin içine! Bunun nedenlerini düşünmeli elbette...
Mutfak tasarımcısı mutfak modellerine bakıyor televizyonda, ona keza mobilyacı, beyaz eşyacı, züccaciyeci, tekstilci, çiçekçi ve çeyiz yapan gelinlik kız ile annesi pılı pırtıya, üste başa bakıyor ki yeni çıkan bir şeyleri ıskalamış olmasınlar! Eh, bütün yağcılar da tencereye konan yağa bakıyorlar elbet, sadece yağın cinsine değil hangi miktarda nerelerde kullanıldığına da... (Bu tür ev halleri içindeki tespitler; yapıla gelen bir yığın saçma sapan anketten çok daha doğru sonuç verir. El alışkanlıkları kadar insanı ele veren başka ip uçları yoktur.)
Kullanılan yağlar ortada. Zeytinyağından başka her şey var yurdum insanının mutfağında. Geçen akşamki Adanalı yarışmacı kadın, lahmacun harcı için kasaptan özel yağsız kıyma aldı ağır olmasın diye ama, neye uğradığımı anlamadan iki paket gülle gibi margarini koyuverdi kıymanın içine! Yöre mutfakları bile içler acısı hale gelmiş ne yazık. Tereyağını da, zeytinyağını da kullanan yok, birkaç damla zeytinyağını salatanın üzerine yasak savar gibi damlatmak moda ya, evet işte o kadarcık damlalıkla! Her yemeğe bol kepçe başka yağlar kullanılırken, salataya gelince gıdım gıdım zeytinyağı, buna da şükür.
Trans yağ denilen hidrojene nebati yağların hükümranlığı halkın mutfağına iyice yerleşmiş.
"Yemekteyiz" yarışmasındaki mutfakların birçoğu, hali vakti yerinde ekonomik kaygısı olmayan insanların mutfakları olmasına rağmen görüyoruz ki, kepçeleri bile alışmış işlenmiş sıvı tohum yağlarına, kaya gibi donuk margarinlere. Düşük gelir seviyesindekileri varın siz düşünün artık...
Bazı alışkanlıklar kolay yerleşmediği gibi, çok da kolay değiştirilmiyor. Bizler, Marshall yardımıyla onurlandırılmış atalarımızın margarin çocuklarıyız. Bugünün Türkiye'sinde yaşı 30 ile 60 yaş civarı kaç kişi çıkar çocukken ekmeğine margarin sürülmemiş olsun, hem de üzerine vişne, çilek reçeli kondurulmuş olarak.
Hiçbir şey birdenbire yerleşmiyor, zamanla yavaş yavaş, sabırla nice zeytinyağı mutfaklarına.
Selamlar,
Foça ile ilgili bilgiler ararken ulastım sitenize. Resimlerin canlılıgına bayıldım, pazarları fotoğraflamanız da çok hoş olmuş, harika hepsi...
Özellikle bu yazınıza da tamamen katılıyorum,margarin çocukları olarak:=)
Egeden bir sıcak rüzgar estirdiniz, çok özlediğim o rüzgarı...
Teşekkürler... sonsuz başarılar...
nilgün.
Yorum yazan : M. Gülderen Sütçüler
Tarih : 19.1.2009
Nurdan Hanım''cığım..:))
Az önce nar gibi kızarmış ekmeğe margarin sürüp, üzerine de tuz ve karabiber ekerek yemenin keyfiyle mutlu mesut dolanırken evin içinde..:))